Siz de Yararlı Çalışmalara Aktif Olarak Katılın. Bir kadının kocasına iyi arkadaşlık yapabilmesinin diğer bir şekli de, kendisine dışarda ayrı bir ilgi alanı bulmasıdır. Erkek, özel merakları ile meşgul olarak kendini tatmin ettiği sürece, işine daha zinde ve daha güçlü olarak gider. Kadın da dışarıdaki bir çalışmasından evine daha huzurlu döner. Ev kadınları çoğunlukla zamanlarını yalnız geçirdiklerinden, yeni arkadaşlar edinmelerini sağlayacak faaliyetler onlar için faydalı olur. Bir beceri kursuna devam etmek veya bir müzikle meşgul olmak, ya da edebiyatın herhangi bir dalıyla uğraşmak kadına yeni bakış açıları kazandırarak onu geliştirir. Bayan Walter C. Finkbeiner, çocukları okula başlayınca pazar günleri kilisede ders vermeye başlamıştı. Bu esnada kendisinde, küçük çocukları idare etme kabiliyeti gördü. Bunun üzerine, diğer günlerde de anaokulunda ders vermeye başladı. Bayan Finkbeiner şöyle söylüyor: "Bu yeni uğraşılarım bana olumlu yönde etki ed
Para kolay gelir, kolay gider, rahatına bak felsefesine kitaplarda, piyeslerde, filmlerde sık sık şahit olmuşuzdur. Evet, güzellik ve sorumsuzluk, masallarda, hikâyelerde elele gider. Ne var ki gerçek hayatta ekonomik iktidarsızlık kadar çirkin ve üzücü bir şey yoktur. Kazancından fazla harcayan bir kimse gülünç değildir; sadece büyük tehlikeleri göze alıyordur. Müsrif bir kadın, kocasının en büyük baş belasıdır. Zira masrafta iktisat, geçimin yarısıdır. Bugün enflasyon karşısında paranın kıymeti bir hayli düşmüştür. Fiyatlar yükselip, hayat şartları ağırlaşmıştır. Hele bir de çocukların eğitim masrafları, dayanılmaz bir hal almıştır. Gelirimiz fazla olursa dertlerimiz de biter zihniyeti, büyük bir hatadır. Çünkü gelir ne kadar artarsa, masraf da o kadar fazlalaşır. Sıralarda tanınmış bir psikologun, aile ilişkileri konusunda bir kitabını okumuştum. Kitapta, şöyle bir cümle dikkatimi çekt
Geçen yüzyılda,,büyükbabam Charles Robertson artık Kansas'ta çiftçilik yapmaktan bıkmıştı. Çocukları, karısı Harriet'i ve bütün eşyalarını kapalı bir arabaya koyarak bilmedikleri bir diyara, Kızılderililer bölgesine doğru yola koyulmuşlardı. Uzun bir seyahatten sonra Oklahama'nın kuzey doğusunda bulunan Cimarron Nehri'nin sahillerine geldiklerinde, kulübe yapmış ve içine yerleşmişler. Allah'ın bu gününe de şükrederek kendisine biraz arazi edinip etrafını da çitle çevirmiş. Zamanla para biriktirerek, civardaki bir köyde küçük bir dükkân açmış. Harriet, burada gerçekten de çok sıkıntı çekmiş. Dokuz çocukla kolay mı? Ne doktor, ne de okul var. Pekçok şiddetli kışlar, sıcak yazlar geçirmişler. Büyükbabam bir kere olsun halinden hiç şikâyetçi olmamış. Harriet, kocasının saygı duyulan bir vatandaş olduğunu ve çocuklarının mutlu günlerini görecek kadar çok yaşamış. İşte aziz okuyucularım, bugünün Amerika Birleşik Devletleri, Charles Robertson ve bir kere tecrübe etmekten yı
Jane Welsh, Thomas Cariyle ile evlendiği zaman parlak bir geleceğin adayıydı. Bunu teperek evlendiği için çevresindekiler bu tutumunu uygun bulmayarak yadırgamışlardı. Jane, güzel bir kadındı. Bunun yanında, yüklü bir mirasın vârisi olarak zengindi. Thomas Cariyle İse olağanüstü bir zekâ sahibi olmasına rağmen kaba ve eksantrik bir adamdı. Bir metelik bile serveti yoktu. Sadece zeki ve kabiliyetliydi. İşte, çevreleri hep bu şekilde kıyaslamıştı onları.
Jane, bu sözlerin hiç birisine kulak asmadı. Yıllar sonra, kocasının Edinburgh Üniversitesine rektör seçildiğini, Londra'nın meşhur simalarından biri olduğunu görerek mutlu oldu ve kocasıyla iftihar etti. Thomas Cariyle, "Fransız İhtilâli", "Kromvel'in Hayatı" gibi klasik şaheserleri vücuda getirerek meşhur bir yazar oldu. Chelsea'daki mütevazi evleri, zamanın bütün edebî dehâlarını çeken bir yer oldu.
Jane Cariyle, yaratılıştan şiire yatkın olduğu halde,
Kocanızı Dikkatle Dinleyerek Moralinin Yerine Gelmesine Yardımcı Olun Bir gün Bili Jones adlı birisi Chicago'da beş katlı bir binanın tepesinden kendisini atmıştı. Tereddüt ve kuşku hastası olduğu için intihara girişmişti. Bir zamanlar çok iyi olan işi, çok çabuk gelişmiş, yayılmış ve birdenbire borç içerisine girivermişti. En kötü tarafı ise bu durumları karısına söylememesiydi. Zîra, karısı daima onun başarılarıyla iftihar ederdi. Gerçeği karısına itiraf ettiği zaman onu hayal kırıklığına uğratacağını, mahcup edeceğini sanmıştı. İşte bu endişe ve korku, sonunda onun hayatına mal olmuştu. Kendisini, kendi binasının tepesinden fırlatıp attı. Aşağı doğru süratle düşen Bili, birinci katın tentesi (kalın bezden gölgelik) içine ve oradan da kaldırıma düştü. Mucize kabilinden kurtuldu. Yalnızca başparmağının tırnağı kırılmıştı. Bir de üzerine düştüğü tenteyi tazmin etmek zorunda kalmıştı. Bu tente görünüşte onu ölümden kurtarmıştı. İşte, öldürmeyen Allah öldürmemişti. Bu
Kocanızı Kalıba Sokmaya Çalışmayın, Kendi Kişiliği ile Kabul Edin. Lord Chesterfield: "Her insan iki cümleye bürünmüştür. Birincisi olduğu gibi kendisi, ikincisi ise olmak istediği kimsedir." der. Çekingen bir kişi cesur olmayı, sevilmediğini anlayan bir kimse sevilmeyi, kendisine kimsenin güvenmediği bir insan ise güvene lâyık olmayı arzu eder. Bir kadının görevi, diğer insanlarla kıyas etmeksizin, kocasının olmak istediği insan olmasına yardımcı olmaktır. Kadın, bunu da kocasını övüp, teşvik etmekle başarabilir. Marjorie Holmes şöyle der: "Dünyada, karısı tarafından övgü görmeye ilgisiz kalabilecek erkek yoktur. Hele hele bu kadın, "olağan üstüsün, seninle gurur duyuyorum; seninle olduğum için mutluyum" derse... Başarıya ulaşmış erkeklerin çoğunun bu sözlere hak verecekleri şüphesizdir. Fabrikatör G. P. Parks, bana yazmış olduğu bir mektubunda şöyle diyordu: "Bir, adamın arzu ettiği bir şahsiyetten başka, karısının istediği bir kişi de olabilec
Kocanıza Anlayışlı Davranın, Yardım Elinizi Uzatın. Bir gün, otobüsteki yolcular, omuzunda av tüfeği ile otobüse binen şık giyimli, ufak tefek bir kadını daha iyi görebilmek için, başlarını ona çevirdiler.
Acaba bu garip hal, reklamcılığın yeni bir şekli olabilir miydi? Yoksa bu yolcu eksantrik bir hanım mıydı? Hayır, hayır... Bu kadın sadece, kocasının müşterilerinden birisine iyilik yapan İdolia Fisher'den başkası değildi. Bu adamın namına tüfeği, kredi için satın alındığı mağazaya iade ediyordu.
Bayan Fisher. "Kocamın bütün gıdası, işine karşı duyduğu sonsuz istektir. Onun bu heyecanını bir parçacık da olsa duymaya çalışıyorum. Yirmi beş yıldır hep ona yardım edebilme fırsatları kolladım. Bu ayıp değil ya!.. Bilâkis son derece hoşuma gidiyor." diyordu.
Bayan Fisher ufak tefek işleri kendisi yapıyor, kocasının enerjisini olur olmaz şeylere harcamasını istemiyordu. Bu gücünü plân ve projelerini gelişti